ESKİDEN SANATIN KIYMETİ BAMBAŞKAYDI
01 Aralık 2025, Pazartesi 16:00Eskiden sanatın kıymeti bambaşkaydı. Sanatçı dediğimizde akla yalnızca sahneye çıkan bir kişi değil; kültürü taşıyan, toplumun ruhuna dokunan, düşünceyi şekillendiren insanlar gelirdi. Tiyatrodan sinemaya, müzikten podyuma kadar uzanan geniş bir yelpazede, sanatla uğraşmak hem emek ister hem de sorumluluk gerektirirdi. O dönemin sanatçıları, yıllar süren çalışmalarının, eğitiminin ve disiplininin ardından sahnede yer bulurdu. Bu yüzden de isimleri, sadece dönemlerinde değil, yıllar sonrasında bile saygıyla anılırdı. Onlar, toplumun ortak hafızasının bir parçası hâline gelir, bir kuşağın hatıralarında yer edinirdi.
Bugün ise tablo oldukça farklı. Teknolojinin gelişmesi, sosyal medya platformlarının çoğalması ve hızlı tüketim alışkanlıkları, sanat dünyasını kökten değiştirdi. Artık bir kişinin görünür olması için büyük sahnelere çıkması ya da uzun yıllar eğitim alması gerekmiyor. Bir video, bir kısa performans, bir moda çekimi ya da birkaç paylaşım, anlık bir tanınırlık sağlayabiliyor. Ancak bu tanınırlık çoğu kez derinliği olmayan, rüzgâr gibi esip geçen bir popülerlik hâline geliyor.
Müzik dünyasında her ay yüzlerce yeni isim çıkıyor; kimi tek bir şarkıyla büyük bir çıkış yapıyor, kimi birkaç ay konuşulup sonra sessizliğe gömülüyor. Tiyatro sahnelerinde artık yalnızca klasik emekçiler değil, sosyal medya tanınırlığıyla rol bulan birçok kişi var. Sinemada seyirci, bir karakterden çok o an parlayan yüzleri takip eder hâle geldi. Podyumda ise pek çok model, yalnızca bir defile ya da bir kampanya ile görünür olurken, isimlerini akılda bırakamıyor. Yüzleri tanıdık geliyor, ama kim oldukları hatırlanamıyor.
Bunun en büyük sebebi, günümüzün hızla değişen algısı. İnsanlar artık içerik tüketiyor; derinlik, birikim, sanatın özü geri planda kalıyor. Bir zamanlar büyük önem taşıyan sanat okulları, konservatuvarlar, yıllar süren eğitimler bile, kimi zaman birkaç günlük popüler bir paylaşımla gölgede kalabiliyor. Tüketim hızlandıkça, kalıcılık azalmaya başlıyor. Eskiden sanatçının adı, yapıtının önüne geçmezdi; şimdi ise çoğu zaman sanatın kendisi, popülerliğin gölgesinde kalıyor.
Oysa sanat dediğimiz şey, yalnızca anlık bir gösteri değil; duyguyu, düşünceyi, estetiği, insanın içsel dünyasını yansıtan bir güçtür. Bu yüzden geçmiş dönem sanatçıları hâlâ hatırlanıyor. Çünkü onların eserleri, yüzeysel bir popülerliğe değil, kalıcı bir emeğe dayanıyordu. Onlar sadece görünmek için değil, bir şey anlatmak için sahneye çıkıyordu.
Bugün bu kalabalıkta kaybolmamak, iz bırakmak her zamankinden daha zor. Bir isim parlıyor, birkaç ay konuşuluyor, sonra gündem değişiyor, insanlar yeni yüzlere yöneliyor. Bu döngü o kadar sık yaşanıyor ki, artık insanların hatırlama eşiği bile düşmüş durumda.
Belki de ihtiyacımız olan şey, yeniden sanatın özüne dönmek; nitelikli üretime, derinliğe, emeğe değer vermek. Popülerlik elbette çağımızın bir parçası, ama gerçek sanatın yerini hiçbir yapay ışık alamaz. On yıllar geçse de unutulmayan isimlerin sırrı da tam burada saklı: Samimiyet, emek, tutku ve kalıcı bir iz bırakma çabası.
Bugün her şey daha hızlı, daha parlak, daha çekici görünse de, zamanın eleğinden geçmeyen hiçbir şeyin gerçek anlamda sanat olmadığını unutmamak gerek. Belki de bu yüzden, aradan yıllar geçse bile geçmişin büyük sanatçıları hâlâ anılıyor; çünkü onların ışığı, kısa süreli parıltılarla değil, kalıcı bir alevle yanıyordu.
Habib BABAR


Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.